Sosyal Devlet Nedir, Kimdir? - Prof. Dr. Yaşar Hacısalioğlu
11 Nisan 2020 18:19
İsveç’te bir hastanenin, yeni tip Corona virüs (Covid-19) taşıyan 80 yaş üstü hastaların yoğun bakıma alınmaması yönünde doktorlara talimat verdiği ortaya çıktı.
Aftonbladet gazetesinin haberinde, araştırmalarıyla tanınan Karolinska Üniversite Hastanesinin, Kovid-19 taşıyan 80 yaş üstü hastaların yoğun bakıma alınmamasına ilişkin doktorlara bir belge gönderdiği belirtildi. Aynı belgede, doktorlardan, kronik hastalığı bulunan 60 yaş üzeri hastalara da yoğun bakıma alınma önceliği verilmemesi istendi.”
“İspanya’da terk edilmiş huzurevlerinde kalan yaşlılar yataklarında ölü bulundu Corona virüs salgınından en çok etkilenen Avrupa ülkelerinden birisi olan İspanya’da askerler terk edilmiş huzurevlerine girdi ve yaşlı kişilerin cesetlerini yataklarında buldu.”
“Sağlık sisteminin pahalılığı nedeniyle sık sık eleştirilen ABD’deki hastane faturaları Covid-19 salgını nedeniyle bir kez daha gündeme geldi.
Kaiser Family Foundation’ın yayımladığı bir araştırmaya göre, Covid-19 testleri ve tedavisi için ABD’lilere ortalama 9 bin dolar fatura çıkarken, kişinin tedavi sürecine göre bu rakam 20 bin doları bulabiliyor.”
Yukarıdaki satırlar, medyaya yansıyan yaşanmış olayların haberleri. İnsan odaklı, ileri demokrasinin uygulandığı, teknolojik üstünlükleri ve refah seviyesi yüksek kabul edilen batılı devletlerin Covid-19 salgınında insanına yaşattıklarının çarpıcı örnekleri.
Bu örnekler göstermektedir ki; yaşam düzeyi ve içeriği konusunda dünyanın en ileri standartlarının referans kaynağı durumda sayılan ülkelerin güçlü sayılan kurumsal yapıları, toplumsal içerik açısından yetersiz kalmıştır.
Bu ülkelerde; sosyal devlet kavramının yazılı belgelerde, anayasa sayfalarında yer tutan içeriğiyle, pratiğinin farklılığı anlaşılmıştır. Sosyal devlet denilince adres gösterilen ülkelerin yaşadığı sıkıntılar göstermiştir ki; sosyal devlet anlayışının sadece önemli olan kurumsal yapılanması, hukuki normatif ölçütleri değil, hatta ondan da önemlisi; dayanacağı sarsılmaz ruh, maneviyat ve hepsini kapsayan değerler bütünlüğünün varlığıdır. Ders kitaplarına; “Batı dünyasında “refah devleti” olarak da adlandırılan sosyal devlet anlayışı, vatandaşlarını doğumdan ölüme kadar korumayı hedefleyen devlet anlayışıdır” cümlelerini yazanlar, “sosyal devlet” örneklerini, Covid-19 sonrası yeniden gözden geçirmelidirler. ABD’nin hali ise, büyük sorgulamayı gerekli kılan seviyededir. Güce dayalı hegemonik kimliğini dünya genelinde dayatan, kurumları kendi çıkarları ve düzeninin emniyeti için hoyratça kullanan, 21 yüzyıl da bile emperyalist projelerden geri durmayan ABD, Covid-19 salgınında insanına karşı yenik düşmüştür. İnsanını bu büyük küresel sorunla baş başa bırakarak, adeta kaderine terk etmiştir. Aslında sağlık sisteminin insan odaklı olmamasının yenilgisini yaşamaktadır. 21. yüzyılda ülke sınırları dışında güce dayalı sömürü reflekslerini her daim diri, canlı tutan bir Ülke; tüm dünya genelinden elde ettiği haksız kazancı ülkesine transferinde insanı ıskalamanın ibretlik bilançosuyla yüz yüzedir.
Ve Türkiye; kitaplarda yazan sosyal devlet kavramını, ruhuyla, inancıyla, maneviyatıyla, gerçek anlayışıyla hayata dair kılan bir Ülke olarak yerini almıştır. Bu zor dönemde Türkiye; insanını yaşlı, genç demeden koruyup kollayan, bilhassa yaşlısına özel kol kanat geren, sağlık hizmetlerini herkes için ücretsiz sürdüren, hastane altyapısıyla ve nitelikli sağlık çalışanı potansiyeliyle birçok batı ülkesinin önüne geçen ve her şeyden önemlisi, “insanı yaşat ki, devlet yaşasın” ülküsünü, en zor şartlarda bile her insanına hissettiren, yaşatan ülkedir.
“Allah devletimden bin kere razı olsun” duasını her vatandaşına gönülden yaptırabilen devlet, sosyal devlettir. Böyle bir devleti yönetebilen liderde, gerçek liderdir…
Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu
aksam.com.tr
Son Güncelleme Tarihi: 11 Nisan 2020 23:09