DEVE YÜKÜ MASAL (1)
17 Aralık 2010 12:55 / 3475 kez okundu!
Kervanlar Acem, Çin ve Hint ellerinin, Anadolu içlerinin renk ve kokularını yüklenmiş yürüyor. Rengi solmadan, kokusu uçmadan, tadı kaçmadan menzile varacak. Kervan yükü bu, kime niyet, kime kısmet! Kervan illa bir menzile varacak, kervancı ise şüpheli. Kervan için son menzil, Çaldıran olalı beri artık İzmir. Kervancı…
Diyelim ki kervancı da, kervan da sağ selamet vardı İzmir’e. Kuzeyde Ayatriada’yı (1), doğuda Burnabat’ı (2) yarıp derinlere dalan koylarıyla Körfez karavelalar, çektirilerle dolu. Üçü beşi iç limana (3) girmiş. Üç beş selvi dışında kır kıraç Tamaşalık cümlesini temaşa ediyor. Ambar boşaltan tekne hiç beklemeden yük bindiriyor. Yükü alan Sancak Kale’den siga siga forsa kürek seyredip açılmış Ege’ye; yelkenler fora! İstikamet: Venedik, Marsilya, Endülüs, Rotterdam, Londra ve daha... İzmir dünya şehri olmaya açılıyor, siga siga…
Dünya dünya dedikleri deniz ile dağ! İkisi de aynı dünyada iki ayrı dünya. İkisi de sözleşmiş gibi, adama söz vermez, verse de sözünde durmaz. Hem verse n’olur; kervancı inanmaz, denizci kanmaz. Kadere inanan, meçhulü menzil bellemiş ademlerdir onlar. Haydutu, haramiyi, karakışı, korsanı, tufanı alt ettiler mi, gülümser kader. Kelle düşürüp topraklara konan soyundan değil onlar. Toprağa düşkün olanın sıcak yataktan, gül dudaktan uzaklarda işi ne?!. O devirde ticaret alavere-dalavere işi değil, o devirde ticaret harbi cesaret işi. Hayat pahasına taşınan deve yükü, keselerle altın kazandırsa ne olur? Ayan değil ki, o parayla ordu beslesin; kırk odalı konaklar yaptırsa, yollarda geçen ömrüne ters. “Kâr, daha çok kâr” daha doğmamış ki sermaye aşkına dağları aşsın! Kim bilir, belki de ayrılıkla mayalanmayan kavuşmadan tat almıyordur. Belki, vuslat isteyen için gurbet gazel ile dillenen bir ağır sınav.
Çöl çorağına inat başka güzeldir gazel
Aşk pınarına taşmış aşka bir beytül gazel
Renk ve kokular develerle, dert ve mihnet kavuşma aşkı ile taşınıyor, burası aşikar. Ama sanki bir başka aşk var bu aşkın içinde, bir başka yük var aşk ile taşınan bu kervanın içinde. Kervan yüküyle aynı yere bağlanmayan, aynı dirhemle aynı terazide tartılmayan, mangır parayla beş para etmese de pek değerli bir şeyler var kervancıyı peşi sıra sürükleyen. Dağarcık zulasında saklanan, han kuytularında ucu azıcık açılan; akıl, gönül ve hayal heybesi malları bunlar! İçi hikemler, hükümler, misaller, mesellerle dolu. Akıl heybesinin dibindeki hikmetler ve ilimler erbabına armağan; haberler, meseller ve masallar cümle kulağa fisebilullah…
Deve kervan yükü altında, akıl kervancı yükü altında ezile ezile menzili maksuda, menzili müntehaya vardı! İşte İzmir! İşte şehirlerin en zengini! Hem parada hem pulda, hem malda hem mülkte zengin. Ama sade bu değil; dini, dili, rengi enva-i çeşit ademiyle zengin. İşte zengin, aşta zengin ve illa aşkta ve sevdada zengin. İzmir, arzuların şehri!
Geç şu Kervan Köprüsü’den, açılsın Kemer Kapı! Kervan yükünü indir, hayal yükünü dök ince ayar ortaya!
Aç kapıyı bezirgan başı
Kapı açtım ne verirsin
Avucumdaki al senin olsun
Hayal heybem ver bana kalsın.
Güngörmüştür develer, iyi bilirler İzmir yollarını. Asri zamanların şimendifer hatları sağ yana düşmez daha. Yarım gözlerle Çorakkapı ve Ermeni mahallat geçilir. Sefarad reaya henüz Selanik’tedir.. Ay Yani kilisesinin etrafında kadim İzmir Ortodoksları. Taze Levantenler denizi öpen verhanelerinin üstünde, ardında barınmakta. Yumuşacık adımlarla İç Liman’a vardı mı kervan; Tire Kapı’dan, Ayasuluk Kapı’dan giren Aydın Ovası develeriyle rıhtımda karşılaşır, selamlaşır develer. Kervancı bir “ııııhh” çeker, iki “ııııııh” çeker, çöker develer ve biteviye dillerini, dişlerini çiğnemeye başlar yorgun bir huzur içinde. Han avlularında develer ile develer, han odalarında gemiciler ile kervancılar bu buluşmadan ziyadesiyle memnundur. Uzun han geceleri başlar. İşte o gecelere girer Hint elinden gelmiş deve yükü masallar, meseller ve misaller.
Hint elinden gelmişem
Uzak menzil almışam
Yarin adı Gülpembe
Arzu çekip gelmişem
İzmir masallarla dolar. Hanlardan çıkan masallar Kale’ye tırmanır. Nif’e yollanır, Ayasuluğ’a, Tire’ye varır. Türlü dillerle donanır İzmir masalları ve her yere ve herkese yeter. İzmir, masallarına masal katar, masal zenginidir artık.
İzmir ticaret şehridir. İzmir gemici ve kervancı mekanıdır. Ama, illa ki destansı masallar şehridir İzmir…
(1) Turan
(2) Bornova
(3) Hisarönü ve civarı
Talat Ulusoy
17.12.2010
Son Güncelleme Tarihi: 20 Aralık 2010 10:35