DÜÞEN NOTLAR
25 Temmuz 2019 16:54 / 1400 kez okundu!
Hain kimdir, bunu devlet/devletli belirler. Ali Kemal’e de “O Hain”dir diyen elbet devlettir. Devlet/devletli “hain”lerle beslenir, kuvvet bulur.
Hain itiraz edendir, devletine karþý gelendir; devleti eleþtirmek, demokratikleþme, þeffaflýk istemek “ihanet” kapsamýna girer. Öyle sözler, böyle istekler devletin “beka”[1]sýný tehlikeye atar.
Devletin olduðu gibi kalmasýný, “beka”sýný isteyen bir anlayýþýn eylemi olsa olsa yerinde saymaktýr. Ama bu eþyanýn tabiatýna aykýrý deðil midir?
****
DÜÞEN NOTLAR
Hain kimdir, bunu devlet/devletli belirler. Ali Kemal’e de “O Hain”dir diyen elbet devlettir. Devlet/devletli “hain”lerle beslenir, kuvvet bulur.
Hain itiraz edendir, devletine karþý gelendir; devleti eleþtirmek, demokratikleþme, þeffaflýk istemek “ihanet” kapsamýna girer. Öyle sözler, böyle istekler devletin “beka”[1]sýný tehlikeye atar.
Devletin olduðu gibi kalmasýný, “beka”sýný isteyen bir anlayýþýn eylemi olsa olsa yerinde saymaktýr. Ama bu eþyanýn tabiatýna aykýrý deðil midir?
“Hainlerin dediklerine inanmayýn” demek doðru deðildir. Bir ülkenin anayasasýnda istediðiniz kadar geniþ bir “ifade özgürlüðü” tarifi yapýn, eðer devlet adýna “þunlara inanmayýn, bunlara inanýn” derseniz, orada düþünceleri serbestçe açýklamanýn önüne set çekmiþ olursunuz.
Günde iki kez doðruyu gösteren durmuþ saat örneðindeki “doðru” ile sýnýrlý deðil söylediðim ama tek baþýma bu seti yýkmak elimden gelmez, lâkin evin baþ köþesine asýlý ata yadigârý, zamana “ihanet” etmiþ durmuþ saatin gündelik iki doðrusunu görmemi de kimse engelleyemez.
“Fikri donuk, irfaný donuk” bir yüz yýlýn biraz soluk alýnabilen kýsa bir aralýðýnda, yani hemen Birinci Dünya Savaþý ertesinde kaleme alýnan Ali Kemal’in Peyam’daki baþyazýlarýný gündeme getirmem, belki de “dondurulmuþ” zamanýn o iki doðrusunu yakalama umudundandýr.
Duran zamanda yakalanacak bir doðru, yürüyen zamaný anlamaya yardýmcý olabilir.
Farkýndayým, aktarýmlarda eski yazýdan aktarmaktan gelen, okumayý güçleþtiren anlam düþüklükleri var. Zamana dayanamamýþ, silinmiþ kelime ve cümlelerden kaynaklanan kopukluklar var. Zar zor sökebildiðim kelime ve tabirlerin yarattýðý zafiyet var. Yine de sormadan edemiyorum:
Yayýnlanmýþ ilk üç Ali Kemal baþyazýsýnda acaba duran zaman doðrusu, “bozuk saat doðrusu” var mý?
Ben baktým, ama siz de ýsrarla bakýn. Ve þunlarýn altýný çizdim:
Ýlk baþyazýda, 13 Aðustos tarihli “Basübadelmevt”te Ýttihat Terakki Cemiyeti ile ilgili þu saptamalar var:
31 Mart trajedisinde Selanik’ten sürüne sürüne gelen yetmiþ iki buçuk milletten oluþan garip bir cemiyet, “Ýrtica! Ýrtica!” diye dört beþ cahilin söylediklerini fýrsat bilerek Türk’ün hakiki bir ordusunu (Ýttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Makedonya’dan Ýstanbul’a getirdiði “Avcý Taburlarý” kastediliyor) denizlere döktüler, yollarda öldürdüler… Diyor. Oysa, 31 Mart’ýn bir “mürteci” ayaklanmasý olduðu bugünün resmi kabulüdür. Eðer 31 Mart bir “gerici” ayaklanma deðil de, bir “kontrollü darbe” ise, bu “resmi” kabulleri yerle bir etmez mi? Düþünmeli.
Ýzmir iþgali, olmasaydý, Ýttihat ve Terakki ölmek üzereydi. Hatta ölmüþtü, dirilmeye savaþýyordu, geçmiþin cinayetleri, siyasi hatalarý altýnda ezilmiþ, kalmýþ, kýmýldanamýyordu… Diyor ve devamýnda ekliyor:
Bergama’da, Aydýn’da, Uþak’ta, vesairede Müslüman halk yeniden … ne felaketlere uðradý biliriz. Yalnýz düþmanlar deðil, dostlar, o milli çeteler, bu aðzý var, dili yok, bu ezeli zulüm görmüþ insanlarý yeniden vurdular, soydular. Tanýnmýþ Ocakçýlar (Ýttihat Terakki mensuplarý) Kuvâyý Milliye reisi sýfatýyla Edremit dolaylarýný böyle soydular, kavurdular, taradýlar… Ýttihat Terakki hükümeti Osmanlý ülkesini savaþa sokmuþtu, bu doðru. Osmanlý devleti bu savaþta yenilmiþti. Bu da doðru. Savaþ suçlularýnýn en önde gelenlerinden (Enver, Talât, Cemal) kaçmýþ, yakalananlar, Ýttihat ve Terakki Partisi’nin “gayrikanunî niyetlerinin gerçekleþtirilmesine alet olmak ve ülke güvenliðini tehlikeye atmak” ile suçlanarak Haziran 1919’da yargýlanmaya baþlanmýþtý. Ali Kemal “Ýttihat ve Terakki ölmek üzereydi” derken bu yargýlamalara da dayanýyordu. Doðru mu?
Peki, Ýttihat Terakki’yi ölümden döndüren Ýzmir’in iþgalidir saptamasý da doðru mu? Üzerine ölü topraðý serpilmiþ Ýttihatçýlar, ordu üzerindeki hakimiyetlerine ve milli çeteler üzerindeki güçlerine güvenerek, yeniden ayaða kalktýlar. Doðru mu?
2 Aðustos tarihli, yýllarca yasaklý kaldýktan sonra yeniden yayýma baþlayan “Peyam’a Muhtacýz” baþlýklý baþyazýda altý çizilecek þu ifadeler var:
(Hiç kimse) Abdülhamit devrini takip eden bu hürriyet ve meþrutiyet devrinin acayip ve rezil ve feci gibi (nitelemelerle) hatalý yanlarýný ifade etmekten utanmasýn… Abdülhamid’in saltanat zamaný iyi deðildi, bir toplumu hiçbir suretle yükseltemezdi. Fakat Ýttihat ve Terakki hükümeti dönemi ondan bin kere daha berbat oldu. Bu zavallý Türklere üç yüz senelik bir kötü yönetimin yapamadýðý fenalýðý on senede (Ýttihat Terakki) yaptý.
Resmi tarihte, otuz yýllýk Abdülhamit zulmünden söz edilir de, on yýllýk Ýttihat Terakki’nin zulmünden söz edilmez, çünkü Ýttihat ve Terakki “meþrutiyet”i getirmiþtir? Yani “hürriyet ve adalet” getirmiþtir. Ýþte bu koca bir yalan…
Bu topraklarda Meþrutiyet, hürriyet ve adaleti temel alan bir anayasal düzen hiç, ama hiç olmamýþ, uygulanmamýþtýr ! Adý var, kendi yok bir meþrutiyet hâlâ tarih kitaplarýnda olmuþ, uygulanmýþ gibi anlatýlýr. Bu anlatým mý doðru olmaya daha yakýn, Ali Kemal’in savlarý mý? Düþünmeli.
3 Aðustos tarihli “Hakikat Ýle Ýlk Temasýmýz” baþlýklý üçüncü Ali Kemal yazýsýnda “Uygarlýk alemini heyecana, üzüntüye düþüren kitlesel kýrýmlar”ýn Abdülhamit döneminde baþladýðýnýn altý çizilir.
Bu yazýda önceki iki yazýdaki gibi, hem 31 Mart 1909, “Selanik’ten, öteden beriden on bir sene evveli (gelen) derme çatma birkaç baþýbozuk”un tezgâhý olarak tarif edilir, hem de “Dünya Savaþý’na giriþmek cinnetiyle yüz binlerce Türk’ü cephelerde gaddarca öldürttüler” diyerek savaþ suçu ve suçlularý vurgulanýr.
Birbiriyle baðlantýlý iki noktayý da belirtir bu baþyazýda Ali Kemal; birincisinde “uygarlýk alemini heyecana, üzüntüye düþüren kitlesel kýrýmlar” ve ikincisinde, Anadolu için “yalnýz Türklerle yerleþik deðil, isterse azýnlýk düzeyinde olsun özellikle Rumlarýn ve Ermenilerin de yerleþimidir… asýrlardan beri yaþayan Ermenileri Türklerden ayýrmak için ne çare bulacaðýz?” ifadesine yer verir. Þu ifade ise çok açýktýr:
“Abdülhamit döneminde baþlayan kitle kýrýmlarýndan önce Ermeniler Türklerden o derece zarar deðil, belki de genel olarak dostluk da görüyorlardý…”
Ali Kemal’i “hain” yapan þu “kitlesel kýrým”(kýtal) içeren satýrlar olabilir mi? Doðru, olabilir.
Hatýrlayalým: Almanya’da, Avusturya-Macaristan’da, Bulgaristan’da “savaþ suçlularý” yargýlandý, Türkiye’de savaþ suçlularýna, soykýrým suçlularýna ne oldu? Kaçan kaçtý, kaçamayanlar dirildikten sonra iktidar koltuðuna –býrakmamacasýna- yapýþtý; kaçaný da, öleni de, koltuk kapaný da “kahraman” oldu!
Suçlular yargýlansýn diyenler “hain” ilân edildi. Doðru mu? Siz deðerlendirin.
Benim deðerlendirmem þöyle: Ali Kemal üç baþyazýsýndaki görüþ ve saptamalarýyla, velev bunlar bozuk saat doðrusu da olsa, yürürlükteki “hain” ölçütlerine göre bir “Hain”dir!
Ama þunu unutmayalým: “Hain”lerin bozuk saatleri bile geçmiþ zamaný ve zamanýmýzý doðru anlamaya yardýmcý olabilir.
1] Devamlýlýk, olduðu gibi kalma, sabit olma.
Talât ULUSOY
20.01.2019