Taşlar ve çocuklar - Ece Temelkuran
05 Aralık 2009 13:03
İzmir’de DTP konvoyunun yaşadıkları... Ardından İmralı’da yaşam koşullarının değiştirilmesi ve PKK’nın kuruluşu sebebiyle Kürt gettolarında yaşanan şiddet olayları... Paldır küldür yaşanan ve şahsi kanaatime göre kimsenin yönetmediği bir süreçten geçiyoruz. Adına ‘Demokratik Açılım’ deyin, ‘Kürt Açılımı’ deyin, ne derseniz deyin, bu süreç kimse tarafından yönetilmiyor şu anda. Tam bir boşluk dönemi bu. Herkesin gergin olmasının bir nedeni de bu.
Tam da bu noktada yazmak gerekiyor Terörle Mücadele Kanunu (TMK) mağduru çocukları. Bu boşluğun hiç değilse bir kısmını doğru biçimde doldurmak, kerterizleri yeniden kontrol etmek gerekiyor.
On bin çocuk!
Medya, onları hep ‘taş atan çocuklar’ olarak yazıyor. Yanlış. Bazıları taş bile atmadı. Üstelik onlara bakmamızı zorunlu kılan mesele taş atmış ya
da atmamış olmaları değil, bir hukuk fecaatinin kurbanı olmaları. TMK’nın kabul edildiği 1991’den beri on binin üzerinde çocuk bu kanunun
kurbanı oldu. Yetişkinler gibi cezaevine kondu, ‘terörist’ muamelesi gördü. Son üç yılda da üç bine yakın çocuk bu tezgâhtan geçirildi.
Hükümet, nihayet bu konuda bir adım atıyor. Önemli bir adım. Ve fakat yeterli değil. Sorun çözülmüyor. Meselenin özünü, TMK mağduru çocuklar için Adalet Çağırıcıları Grubu’nun hazırladığı metinden aynen alıntılıyorum: “Ne diyor hükümet:
Çocuklar için terör suçlularına uygulanan asıl cezanın yarısı kadar artırılması hükmü artık uygulanmayacak. Çünkü şimdi artırılıyor.
En fazla üç yıla kadar ceza almaları halinde erteleme, hükmün açıklanmasını geri bırakma, paraya çevirme ve diğer seçenek yaptırımlar
1618 yaş grubu çocuklar için uygulanacak. Çünkü bunların yapılması şu anda yasak.
1618 yaş grubundaki çocukları, artık Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri yargılamayacak. Çünkü şimdi yargılıyor.
Bunlar çok önemli adımlar ama TMK mağduru çocuklar sorununu çözmeye yetmemekte. Üstelik sorun tam çözülmezse, önemli olan bu değişiklikler
değersizleşir ve hükümetin bu konuda inandırıcılığı sorgulanır; yapılanın aslında çözüm değil, aldatmaca kabilinden değişiklikler olduğu iddia edilir. Ve haksız da olunmaz. Çünkü bu değişiklikler çocukların aldıkları cezada sadece 20 aylık bir indirim getirecek. Çocuklar çocuk mahkemelerinde yargılansalar bile ağır cezalar almaya devam edecekler. Üç yıl veya daha kısa süreli ceza alacak çocuk sayısı çok az olduğundan büyük çoğunluk için erteleme gibi işlemler uygulanamayacak.
Bu nedenle TMK mağduru çocuklar sorunu çözülmek isteniyorsa: Çocuklara örgüt üyesi olmadıkları halde örgüt üyeliğinden ceza verilmesi önlenmeli. Yüzünü kısmen ya da tamamen kapatan çocuğa örgüt propagandasından ceza vermekten vazgeçilmeli. Taş atmayı güvenlik güçlerine silahla direnme sayan ve ağır cezaya neden olan uygulamaya son verilmeli. Ceza aldıklarında cezaları terör suçlusu gibi infaz edilen çocuklar, şartla salıverilmek için cezalarının dörtte üçünü çekmek zorunda kalıyorlar. Oysa adli suçlarda, yetişkinler de dahil üçte iki ceza çekmek yetiyor. Üstelik TMK mağduru çocuklar cezalarını çekerken üç kez disiplin cezası alırlarsa, terör suçlusu olarak görüldüklerinden, şartla salıverilme hakları da yanıyor. Bu oumsuzluğun da sona ermesi sağlanmalı.” Bunlar yapılmazsa, çocukların ‘özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde terör suçlusu olarak muamele görmelerinin’ yerini, ‘çocuk mahkemelerinde terör suçlusu muamelesi görmek’ alacak. AKP, bu yasanın özünü değiştirmeye cesaret edebilmeli.
Milliyet
4.12.2009