Baþka türlü ya da baþka türle aþk...
16 Haziran 2009 10:16 / 2088 kez okundu!
Aþk üzerine dünya dillerinde çok þey yazýldý, söylendi. Tabii, Türkçe’de de... Hatýrlýyorum da, “ilk aþk unutulmaz!” diye, “aþk” sloganlaþtýrýlýp siyasi parti faaliyetinin yapýþtýrýcýsý, çekim merkezi daveti olarak bile kullanýlmýþtý. Önceleri belli bir kesimi toplayabilen o partide þimdi “aþk” mý bitti, yoksa “ilk aþk” tutkusu mu; henüz belli deðil. Bilinen, aþkýn ayaklarý yerden kesen, vücut kimyasýný deðiþtiren, dünyaya baþka türlü baktýran, insan türünün kendi türleriyle iliþkilerinde de sürdürdüðü “kibirli” duruþunu kýran bir þey olduðu...
Baþka “tür”den bir canlý ile iletiþim kuranlar, hele de onlarla yaþamý paylaþanlar bilirler elbette. Onlarla kurulan iletiþim de zamanla, tarif edilemez bir baþka türden aþka dönüþüverir. Hem de, bu aþk insana –çok fazla bilmediði- kendi türüyle daha derin, daha sahici aþklar yaþamanýn sihirli, gizemli anahtarýný verir. Üstelik çaktýrmadan...”
* * *
Epey bir zamandýr yayýnlanmayý bekleyen ‘Yaþam savunusu’ adlý kitabým, 32 yýldýr hak savunuculuðu çizgisini ödünsüz sürdüren Belge Yayýnlarý’nýn “Doða ve hayvan haklarý” dizisinin ilk kitabý olarak sonunda yayýnlandý ve okurla buluþtu. Kitaba yazdýðým notta belirtmiþim; “uzayýn derinliðine ve sonsuzluða býrakýlmýþ haykýrýþlardý. Yanký buldu, þimdi de kitap oldu...” diye. Haykýrýþlarýmý kitaba dönüþtürmeyi tasarlarken yazdýðým bir baþka notta ise þöyle demiþim: “yemeðini vermeden ve akþamki gezintisine çýkarmadan, eve gelir gelmez doðrudan bilgisayarýn baþýna geçtiðimde, bana sinirlenen ve baþýmda homurdanýp, havlayýp, pantolonumun paçasýndan çekiþtirerek ‘görev baþý’ yaptýran, ama hiç darýlmayýp, hep baðýþlayýp daima seven Cindy...” Kitap bu notla çýktý ama... O artýk yok!
Annesinin doðumunda baþýnda idim. Elime doðmuþtu. O müthiþ ana tanýklýk etmek istemiþtim. Doðduðu günden beri de hiç ayrýlmaksýzýn yaþamý paylaþýyorduk. 19 Mayýs akþamý aramýzdan ayrýldý gitti. Evet, o artýk yok...
* * *
14-15 yaþlarýnda süt bezlerinde bir ur oluþtu. Zaman içinde büyüdü. Yaþlýydý, hiç týbbi müdahale yaptýrmak istemiyor, yaþamýný doðal þekilde tamamlasýn istiyordum. Ama oluþan 'ur' artýk patlama noktasýna gelince, ameliyata dayanabileceði seklinde týbbi verileri de aldýktan sonra ameliyat ettirdim. Çok iyi idi. Göðsündeki urlar alýnmýþ rahatlamýþtý. Ýyileþti, çabuk toparlandý. Ama gel gör ki, 20- 25 gün önce ön sað bacaðýnýn içinden göðsüne doðru çok hýzla geliþen ve büyüyen "kanser" yaþamýný sonlandýrdý. (12 Nisan 1994- 19 Mayýs 2009) Yaþlýlýktan ötürü 8 aydýr arka bacaklarý tutmamaya baþlamýþtý. Her zamanki yaþam seklinde deðiþiklik olmasýn diye ben yaþam þeklimi deðiþtirdim. Her gün sabah/akþam beline taktýðým 'bel tasmasý' ile çalýþmayan arka bacaklarýnýn yerine, belinden kaldýrarak, ön ayaklarý ile olaðan gezintilerimizi yapa geldik son 20 güne dek...
Öyle bir bakýyordu ki... "Ne yemek isterim, ne su. Yeter ki yanýmda ol. Kokunu hissedeyim yeter bana" diyordu... Sýcak, sýmcaktý...
Bambaþka bir iliþkiydi, bambaþka bir sevgi tattým, çok þey öðrendim onlardan. Kendini 'en akýllý', 'en zeki' türün mensubu olma böbürlenmesini (palavrasýný), onun verdiði ben merkezci bakýþý ve tabii kibirliliði terk ettirdi bana. Öðrendiðim en somut þeylerden biri de; insan türüne mensup bireyler olarak, diðer türlerden canlýlarla kurulan iliþkinin yerinin hiçbir þeyle doldurulamayacaðý...
Bu iliþkiyi ve onlarla yaþamý paylaþmayý herkese tavsiye etmek isterdim aslýnda. Þimdiki duygularým ve ruh halimle bir tek nedenden ötürü önermiyorum. Yaþam süreleri bizim türden çok daha kýsa. Ýliþkinin sonu mutlaka çok acý bitiyor...
Ama bu iliþkiyi illa yaþamak ve bu ölçülemez sevgi baðýný mutlaka kurmak isteyenlere hayvan bakýmevlerinden (barýnak), bir ya da iki hayvanin sorumluluðunu üstlenerek, onlarýn gýdalarýný ve sevgi ihtiyaçlarýný karþýlamalarýný öneriyorum þimdi. Haftada bir iki gün ya da her gün yanlarýna giderler, beraber olurlar bir süre, alýp dolaþtýrýrlar ve yeniden ortamlarýna geri býrakýrlar. [ Bildiðim kadarýyla Adana DOHAYKO'da ve Ýstanbul Yedikule Hayvan Bakýmevi'nde böyle bir uygulama var... (0212) 633 58 57, Meral Olcay-(0535) 712 63 90 )]
* * *
Yazý boyunca vurguladýðým gibi, ben çok þey öðrendim O'ndan, onlardan. “Çaktýrmadan” öðretti, öðretmek için deðil, kibirsizce, yaþamý paylaþýrken farkýnda olmadan.
Baþka türle iliþkinin öðrettikleri, ne "Milli Eðitim"inki gibi kafaya vura vura, ne de ezberci. Varlýklarý gibi, dostluklarý da çok sahici. Çýkarsýz, karþýlýksýz, temiz, çok temiz...
Yalçýn Ergündoðan
16.06.2009