Hippi Hasan...
01 Haziran 2008 16:34 / 1858 kez okundu!
Ýzmir'e her geldiðimde Alsancak limaný çevresindeki o manzara beni irkiltir, utandýrýr. Bu kez de öyle oldu. Güzelim Ýzmir'in dokusunu, Kordon'unu da içine alacak þekilde yok etmeye yönelik Burhan Özfatura'nýn Belediye Baþkanlýðý yaptýðý dönemin ibretlik
Ýzmirlilerin gösterdikleri büyük tepkiye tercüman olan rahmetli Ahmet Piriþtina'nýn giriþimleriyle durdurulan katliamýn kalýntýlarýyla doludur yol kenarý. Denizi doldurup "otoyol" yapma giriþiminin kalýntýsý beton yýðýnlarý ve demir filizlerinin oluþturduðu harabe bir "ibret müzesi" gibidir de aslýnda. Nasýl bir kâbustu o dönem Ýzmir için? Hiç sormayýn. Dün akþam Özfatura'nýn henüz eriþemediðinden eski haliyle kalmýþ Pasaport'ta, deniz kenarýndaki kahvelerden birindeydim. Ilýk ýlýk esen Ýzmir'in imbat rüzgârýný içime sindirdim. Arka masadaki kiþi, ya uzaklardaki sevgilisine, ya da bir Ýzmir sevdalýsý yakýnýna dalgalarýn hýþýrtýsýný dinletiyordu cep telefonundan. Ardýndan da çevrede her daim hazýr bulunan kemancýnýn olanca kývraklýðýyla çaldýðý kemanýn naðmeleri eþliðine güzel bir þarkýyý icra etmesini dinletti cep telefonundan karþýsýndaki kiþiye... Duygu yüklü anlardý arka masa için. Aðzýna doðru tutulmuþ cep telefonunun uyarýcýlýðýyla, kemancý solist de anýn 'deðerinin' farkýnda döktürdükçe döktürdü naðmeleri aðzýndan... Beni de duygulandýrdýðýnýn, çocukluk ve gençlik yýllarýmý geçirdiðim, doðduðum kent Ýzmir'de beni de derinlere götürdüðünün hiç farkýna varmadý arka masa. Çok hoþtu doðrusu...
* * *
Bu köþede sýkça deðinmiþtim. Anýmsarsýnýz elbette. Konak ve Anakent Belediyelerinin ortak giriþimiyle betonlaþan kentin ortasýnda kalmýþ oksijen kaynaðý bir yeþil alan olan "Kültürpark"ýn "otopark" yapýlma giriþimi de çevreci kuruluþlarýn ve meslek odalarýnýn giriþimleriyle durdurulmuþtu. Hep merak ederim, ne zaman bu ülkede kamu kaynaklarýný, kenti rant kapýsý yapmak için harcayanlar, 'yaþam savunucularýnýn' müdahalesi sonucunda giriþimleri durdurulunca sarf ettiklerini 'ceplerinden' ödeyecekler?.. Kordonu doldurarak "otoyol" yapma giriþimi için harcanan trilyonlar öyle. Kültürpark'ý "otopark" yapma giriþimi için harcananlar da öyle...
* * *
Ýzmir'deyim ya. Anýlarým depreþti. Doðaya, tarihsel dokuya zalimce saldýrýlar yoðun olunca anýlarý kendi ortamlarýnda yaþamak pek mümkün olmuyor. Doðup büyüdüðünüz kentinizde býraktýðýnýz 'ayak izleri' silinip gidiyor. Ne haklarý varsa... Buna raðmen eski dostlarla karþýlaþmak çok sevindiriyor insaný. Saçlar azalmýþ, kýrlaþmýþ, yüzde kýrýþýklýklar artmýþ tabii. Yine de tanýyor insan ve hemen kucaklaþýveriyor "nerde kalmýþtýk?" dercesine...
Bizim "Hippi Hasan" (Hasan Özeren) da öyle. Aynen býraktýðýmýz gibi, saçlar biraz kýsalmýþ, yüz çizgileri daha derinleþmiþ ve belirginleþmiþ olsa da ruhundaki özgürlük ve 'otorite tanýmazlýk' ateþi hâlâ sönmemiþ. Ýlk gençlik yýllarýmýzda Hatay Caddesi'nde yer alan yazlýk 'Renkli Sinema'nýn yerinde yeller esip koca apartmanlar dikilmiþse de, bugün belki kimsenin anlam veremediði adýný o sinemadan alan "Renkli Duraðý" hâlâ yerinde.
Henüz solculuða ýsýnmakta olduðumuz 'militanlaþmadýðýmýz' o yýlarda (1967-68) Hasan her þeye ilk 'isyan' edenlerdendi. Renkli Sinema'da henüz 'meþhur' olmamýþ genç Cem Karaca ve bugünün pek çok ünlüsünün gösterilecek filmlerden önce sahneye çýktýðý yýllardý. Çiðdem çekirdek (Ay çiçeði) çýtlattýðýmýz, yanýnda da 'sade gazoz' içtiðimiz yýllar. Þimdi Hasan "o durakta" seyyar tezgahýnda þapka satýyor. Yine kimseye eyvallahý yok. Polislerin o yýllarda, nasýl da gençleri yol ortasýnda yerlere yatýrýp ceplerinde taþýdýklarý makaslarla saçlarýný kestiklerini anýmsatýyor bana, kendisinden verdiði örneklerle... Dýþardan ödediði primle 4 yýl kalan emekliliðinde Datça'ya yerleþmeyi planlýyor þimdi Hasan. Sýnýrlarýn, din, dil ýrk farkýnýn kalktýðý, bir anadan doðmuþçasýna yaþayacaðýmýz dünya özlemi hiç tükenmemiþ Hasan'da. "Hippi Hasan"dý, þimdi "Þapkacý Hasan" olmuþ... Hasan'la eski günlere dalmýþken, sapsarý saçlarýnýn ve kirpiklerinin arasýndan mavi gözlerini kýrpýþtýrarak baktýðýný anýmsadýðým ilk gençlik dönemi arkadaþlarýmdan Cengiz Özdemir beliriveriyor karþýdan. Ak düþmüþ saçlarýna, bembeyaz býyýðýna raðmen tanýyorum O'nu. O beni biraz geç anýmsasa da kucaklaþýyoruz. Beni alýyor Hasan'ýn yanýndan "metro" yapýmý nedeniyle altüst olmuþ Hatay Caddesi'nden ilerleyerek "Saçlarýn Kulaðýma Bir Þey Söylemiþti" adlý þiir kitabýnýn yazarý Osman Haklý'nýn dükkanýna götürüyor. Orada arkadaþýnýn kitabýný adýma imzalatýp hemen bana armaðan ediyor. Çok farklý siyasi düþüncelerimize raðmen, ilk gençlik yýllarýnýn dostluðunun, dayanýþmasýnýn verdiði sýcaklýðý yeniden duyumsuyoruz... Ne güzel.
Ben o günlerdeki 'Ýzmir'imi' özlüyorum tabii. Dostlarýmý, arkadaþlarýmý arýyorum... Elinde fýrça ve tutkal kovasý ile yürüye yürüye, sokaklarýný umut dolu afiþlerimizle baþtan aþaðý donattýðýmýz Ýzmir'i... Ama nerede?..
Yalçýn Ergündoðan
1 Haziran 2008