Yeni Türkiye ve CHP: Artık karar verme zamanı - Fuat Keyman
17 Ağustos 2014 02:56

10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı Seçimi sonucunda CHP’de, “ulusalcı” denilen kanat Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı ayaklandı.
Aslında, seçim sonuçları, niceliksel olarak, yani rakamlara baktığımız zaman, CHP için başarısızlıktı, ama dokuz ay sonra, Haziran 2015’te Genel Seçimlere giden bir dönemde, parti içi kriz çıkartacak kadar kötü değildi.
Niteliksel olaraksa bugünün parçalı CHP’sinde, kriz, kurultay ve gelecek için karar verme kaçınılmazdı. Öyle de oldu. Ulusalcı kanadın önemli ismi Emine Ülker Tarhan’ın “Genel Başkan için erdemli davranış Kurultaya gitmektir” açıklamasıyla kriz başladı.
Büyük olasılıkla, sonbaharda Kurultay olacak. Ya ulusalcı kanat yenilecek, ve bu kanadın isimleri tasfiye olacak ya da CHP Başkanı değişecek.
Hayırlı gelişme
Altını çizelim: bu gelişme, hem olumsuz, hem de hayırlı bir gelişmedir.
Niye Olumsuz? Çünkü, Haziran 2015 Genel Seçimleri şimdiden AK Parti’ye verilmiş olacak; AK Parti’nin “egemen parti” konumu pekişecek.
2002’den bugüne, “güçlü çoğunluk hükümeti” olarak Türkiye’yi yönetmiş olan AK Parti, 2019’a kadar bu konumunu koruyacak. CHP’nin dağınık ve parçalı yapısı, AK Parti’nin tüm seçimleri kazanarak “güçlü hükümet-egemen parti” olmasına katkı vermişti. Kurultay ve iç kavgalar, 2015’de AK Parti’nin egemen parti konumunun pekişmesine katkı vermiş olacak. CHP seçmeninin, moral bozukluğu, endişeleri, güvensizliği, ve tepkici hali sürecek.
Niye Hayırlı? Çünkü, kriz ve kurultayla, siyasi ve sosyolojik olarak olması gereken, dönemsel çözümlerle ve adaylarla ertelenen, ama kaçınılmaz olan olmuş olacak.
Kendi içindeki farklı, hatta zıt siyasi görüş ve stratejileriyle CHP’nin, dönüşen Türkiye’nin yönetime soyunması zaten mümkün değildi. Yeni ve Ulusalcı kanatlar arasındaki kavga, CHP’yi zayıflatıyor, apolitikleştiriyor, siyasi mühendisliklere açık hale getiriyor, ve, popüler adaylara dayalı dönemsel stratejilere mahkum ediyordu. Bırakın CHP’yi, hiçbir partinin böyle bir kavgayla başarılı olması, AK Parti’ye karşı seçim kazanması mümkün değildi. Olmadı da. AK Parti, sürekli seçim kazanarak güçlendi, egemen parti oldu; CHP’yse, muhalefete kilitlendi.
Yeni Türkiye ve “siyasi-sosyolojik tabana dayalı inandırıcı siyaset”
Niye böyle oldu? Yanıt nerede aranmalı?
Doğrudur: 2002-2010’de, Deniz Baykal liderliği, ve 2010-2014 döneminde Kemal Kılıçdaroğlu liderliği sorunlu ve başarısızdı. Ama, liderlik, isimler, sorunun ana nedeni, ya da tek çözümü değil.
Lider önemli. Ama daha önemli olan, Erdoğan, AK Parti ve seçmeni arasında olduğu gibi, sosyolojik, siyasi, kimliksel bir bağın, lider, CHP ve CHP seçmeni arasında kurulmasıdır.
CHP ve CHP seçmeni, Yeni Türkiye kavramını ve retoriğini sevmese de, sosyolojik, sınıfsal, ve siyasi olarak yeni bir Türkiye’de yaşıyoruz. Bu, eskinin kötü olduğu, bittiği anlamına gelmiyor. Ama, son yıllarda, küreselleşen dünya içinde büyük bir dönüşüm sürecinden geçen Türkiye’de, sosyolojik, sınıfsal ve siyasi taşların ciddi anlamda yerlerinde oynadığı, devletin, toplumun, güç ilişkilerinin değiştiği anlamına geliyor.
1923’den beri, devlete, askere, yargıya yakın olan CHP artık yok. CHP, devletten, devlet iktidarından dışlandı. Artık, devlet-merkezci siyaset yürütecek bir CHP’de olamaz.
Yeni Türkiye, askeri ve yargı vesayetinin bittiği, devlet iktidarının el ve ideoloji değiştirdiği bir Türkiye.
CHP, bu anlamda, kuruluşundan bugüne ilk defa, büyük bir sosyolojik, siyasi, varlıksal (ontolojik), ideolojik ve sınıfsal kırılma noktasında; ciddi bir karar eşiğinde.
CHP, ilk defa devletin dışında, sadece ve sadece toplumun içinde. CHP’nin, toplumdan, halktan, sandıktan başka dayanacağı bir güç, bir çapa da yok.
CHP, ilk defa, gerçek anlamda bir siyasi parti olma ya da olamama noktasında.
2010 Referandumu, 2011 Genel Seçimleri, 2014 Yerel Seçimleri ve 2014 Cumhurbaşkanı seçimi: tüm bu seçimlerin sonuçlarının yarattığı Türkiye siyasi haritasının gösterdiği, ve bu süreçte yaşanan iktidar kavgalarının ortaya çıkarttığı gerçek şu: Toplumsal ve siyasi dönüşüm, CHP’yi geleceğiyle ile ilgili net ve tutarlı bir karar vermeye zorluyor.
CHP-MHP seçim dansları, ve CHP oylarının bir kısmının Cumhurbaşkanlığı seçiminde Demirtaş’a gitmesi bunun açık bir göstergesi.
Bu nedenle, Kurultay hayırlıdır, olumlu görülmelidir. Olması gerekeni ertelemeye gerek yok.
Yeter ki artık Yeni Türkiye gerçeğine uyuşan, bu Türkiye’yi yönetmeye aday ya da kilit aktör olamaya dönük bir karar alınsın; bir yeniden inşa süreci başlasın.
radikal.com.tr
16.08.2014