Yeşiller İzmir’de Sokağa Çıktı, Bildiri Dağıttı

05 Aralık 2009 19:14  

 

Yeşiller İzmir’de Sokağa Çıktı, Bildiri Dağıttı

Yeşiller Partisi İzmir/Konak Örgütü bugün sokağa çıktı. GDO’ya karşı bildiri dağıttı. Yüzlerce bildirinin dağıtıldığı eylem, Kıbrıs Şehitleri Caddesi boyunca sürdü. Yakın Kitabevi önünden başlayan dağıtım, caddenin diğer ucunda sona erdi. Bu sırada bazı vatandaşlarla GDO üzerine konuşuldu.

Dağıtılan GDO karşıtı bildiri:

Ne Yediğimizi Bilmek İstiyoruz


GDO’lar, yani Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar, yıllardır hem tohum olarak, hem ürün olarak, hem de canlı yiyeceği/yemi olarak ülkemizde boy göstermişti. Sorgusuz sualsiz, denetimsiz olarak ülkemize girmekteydi. Hepimiz yedik, içtik bu GDO’lu ürünlerden.

Yapılması gereken, bu doğal hayatı ve doğal işleyişi kökünden değiştiren yapaylığı tamamen yasaklamak ve bu konuda bir yasa çıkarmaktı. Fakat çıkması gerekli olan “Ulusal Biyogüvenlik Yasası” yerine bir yönetmelik yayınlandı.

Bu yönetmelikle, yasaklanması gereken GDO’ların, ülkeye girişinde belirli düzenlemelere gidildi. Düşünün ki, vücudumuza hiç girmemesi gereken maddeler “düzenli” şekilde giriyor ve bize de bundan mutluluk duymamız gerektiği söyleniyor. Zarar aynı zarar, madde aynı madde… Sadece artık yediklerimizin doğal olmadığından eminiz, fark bu.

GDO’ları hayal etmek bile güç aslında. Domates, her zaman gördüğümüz domatesten farklı, kabuğu sert, her mevsim kırmızı, tadında pek de değişim olmuyor, hep aynı. Neden? Domatesin kabuğu sertleşsin diye içine fındık geni koyulduğunu düşünün. Artık domatesin kabuğu sert ama o bir domates mi? Bir meyvenin içine bir hayvanın genini koyarak, bir sebzenin içine bir başka bitkinin genini koyarak bir “ŞEY” yaratıyorlar. Biz asla o şeyin ne olduğunu bilmiyoruz. Ne yediğimizi bilmiyoruz! Yediğimiz o oluşturulmuş ürünün bizim vücudumuzda ne gibi bir etki yaratacağını bilmiyoruz. Bir portakalın içinde, köpekbalığı geninin işi ne?

Yönetmelik, GDO oranına sınır getiriyor. Neden? Annelere ve hamilelere serbest olan GDO’lu ürünler, bebek mamalarında yasaklanıyor. Neden? Madem zararlı değil, kalksın sınırlar, koşullar! Ama biliniyor ki, GDO zehirdir. Zehrin de azı çoğu olmaz. Hemen öldürmez, birikir yine öldürür. Bu yüzden de GDO’lar tamamen yasaklanmalıdır.

Diyorlar ki; GDO’lar verimliliği arttıracak, Dünya’daki açlığa çare bulacak. YALAN! ABD üniversiteleri yaptıkları araştırmalarda bunun tam tersi olduğunu kanıtlıyor. Bakanlıklar, böyle bir şey söylemenin mümkün olmadığını açıklıyor. Türkiye’de üretilen pamuğun, ABD’de üretilen GDO’lu pamuktan daha verimli olduğunu biliyoruz.

Diyorlar ki; GDO’lar yoksulluğa çaredir. YALAN! GDO’lar ile birlikte çiftçilerin kendi tohumluklarını ayırması engelleniyor. Bu GDO’lu ürünler tohum vermiyor. Çiftçiler de gidiyor ve tohumunu her sene şirketlerden alıyor. Tohum için para ödeyen, ne ekileceğine bile şirketlerin karar verdiği; üreticiyi ve tüketiciyi doğadan koparıp şirketlere servis eden bir sistem nasıl yoksulluğun çaresi olabilir ki? Şirketler mi yoksul?

Ayrıca, * GDO’lu tohumların içerisinde, topraktaki yararlı organizmaları yok eden maddeler vardır. * GDO’lu tarlalar tozlaşma sayesinde çok geniş bir alana yayılarak o alandaki doğal ürünlere de zarar verir. * Belirli ürünlere yoğunlaşma biyolojik çeşitliliğe geri dönüşü olmayan zararlar verir. * GDO’lu ürünlerin insanlarda alerjiler oluşturduğu kesindir. Bir yiyeceğe alerjisi olan bir kişinin o yiyeceğin genini çok farklı yerlerden alması mümkündür. * Bitkilere aktarılan genlerin çoğunluğu bakteri ve virüs kökenlidir. Bu da insan ve hayvan bünyesinin antibiyotiklere duyarsızlaşmasını getirir.

Sonuçta, biz Yeşiller Partisi olarak, topraklarımıza, Dünyamıza ve bedenimize bırakılmış birer saatli bomba olan GDO’ların tamamen yasaklanması gerektiğini savunuyoruz. Ne yediğini bilme hakkının vazgeçilmez, hayati bir hak olduğunu savunuyoruz. Ne yediğimizi bilmek istiyoruz. Bu hak için mücadele etmek isteyen herkesi de bizimle olmaya çağırıyoruz.

Yeşil Gazete

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0