Bu ülkede Süryani, Ermeni, Rum, Yahudi, Alevi kadın olmak!!!
01 Şubat 2014 00:03 / 2092 kez okundu!
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, kendimizden olmayan herkesi düşman hale getirmişiz. Hiç düşman bulamazsak neredeyse kendimize düşman olacağız. Niye bu öfke, niye bu kin? 1915 soykırımından sağ kalıpta Suriye’ye ve dört parçaya İran-Irak, Lübnan’a göç edenlerin çilesi ise hala devam ediyor.
1915’ e bir yıl kala artan ırkçı saldırılar, bir yandan İslam baskısı altında yaşayan 70 bin insana nasıl diyelim birlikte, kardeşçesine ve eşit koşullarda yaşıyoruz. Bu ülkenin en kadim halkları ve inançları olan Ermeni- Süryani- Rum- Ezidi ve Aleviler için umut hangi dağın ardında yetişiyor bu ülkede?
Yaklaşık üç gün önce yabancı bir haber ajansında Cenevre II’de, Tutsak takası görüşülüyor diye bir haber yayınlandı. Özellikle bir kadın olarak bu haber ilgimi çekti. Bu görüşme tutanaklarında BM temsilcisi Lakhdar Brahimi Cumartesi günü yaptığı basın toplantısında gazetecilerin sorusu üzerine şunu söylemişti: ‘’Özgürlüğünü kaybetmiş pek çok insan olduğunu biliyoruz.
22 Nisan 2013 günü Türkiye –Suriye sınırında kaçırılan Süryani metropolitler, tutsaklar, 3 Aralık 2013 günü kaçırılan Suriye/Maaloula’lı 12 rahibe, her yaştan yüzlerce belki binlerce kaçırılan insan var.’’ Umarım bu insanlar özgürlüklerine kavuşacaktır sözleriyle tamamlandı konuşma. 26.01.2014 günkü basın açıklamasının tam metnini
bu linkten okuyabilirsiniz.
Bir kadın olarak ben artık ummak istemiyorum, uluslararası diplomaside bu konuların ciddiyetle üzerine gidilip somutlaştırılmasını istiyorum. Hatırlayacaksınız, 22 Nisan 2013’de Suriye’de, radikal İslami terör örgütüne bağlı Çeçen grubunun Halep Süryani Ortodoks Metropoliti Yuhanna İbrahim ile Halep ve İskendurun Rum Ortodoks Metropoliti Pavlus Yazıcı Ebu Banat ( Magomed Abdurrahmanov) tarafından kaçırılmıştı. Araştırmacı Erkan Metin’in yazılarından da iz sürerek şahsım adına Metropolitlerin sağ olduklarına olan inancım kalmadı. Süryani halkı, Metropolit olayını unutturmamak ve gündemde tutarak bu konuda tatmin edici resmi bir açıklama bekliyor.
Gelelim, yine savaşın orta yerinde 3 Aralık 2013 günü 12 rahibenin kaçırılmasıyla ilgili internet üzerinden başlattığım imza kampanyasına; Bu kampanyaya ilgi yok denecek kadar az olmasının ardında yatan gerçekleri hepimiz biliyoruz. Çünkü onlar bizden birileri değil! http://www.aykiridogrular.com/haber-3537-Suriyede-Kacirilan-12-Rahibenin-Bulunmasi-Icin-Bir-Imza-da-Sen-Ver.html#.Uug_sD1ahdg
Mezopotamya ve Ortadoğu coğrafyasında kadın olmak zaten zor, bir de Müslüman kadın değilsen hepten işiniz zordur. Tecavüzü, aşağılanmayı, yok sayılmayı, katledilmeyi göze almanız gerekir.
Suriye’de yaşanan iç savaşta korunmasız çocuklar bile katledilirken, Hıristiyan ve Alevi kadınlar sürekli kaçırılıp, tecavüze uğruyor. Dünya bu gidişe hala seyirci nasıl kalıyor anlamıyorum/ anlamak da istemiyorum. Emperyallerin çıkarları uğruna savaşlar, her zaman işine gelmiştir. Radikal İslami terör örgütlerinin Suriye’deki iç savaşta özellikle Hıristiyan, Nusayri kadınlarına karşı yapılan tecavüz ve katliamlar karşısında, Avrupa- Amerika ve tüm dünya üç maymunu oynuyor. Buradaki kadınların ne can, ne namus güvenlikleri var. Bugüne kadar yaşanan iç savaşta 6 bin Suriyeli kadın tecavüze uğradı. Tıpkı Bosna- Hersek’de, Irak savaşında olduğu gibi.
Sadece Suriye’de mi yaşayan kadınların can ve namus güvenlikleri yok? Hemen sınırın beri tarafında Mardin’de, Adıyaman’da, Malatya’da, İstanbul’da Hıristiyan ve Alevi kadınların yaşadıklarına ne demeli? Daha dün Mardin/Midyad’ta, sonradan Hıristiyan inancını benimseyen gence ailesi tarafından yapılan işkenceye ne demeli? Hani dinde zorlama yoktu? Süryani kadınlarını ganimet ve kendilerine helal gören, ama Müslüman bir kadın sevdalansa dahi Hıristiyan, Yahudi veya bir Alevi ile evlenmesinin İslam öğretisine göre yasak ve katli neredeyse vacip olan bir ülkede yaşıyoruz. Size hemen bir örnek vereyim. Aslen Midyat’lı olan yerel ve dini basında yazan M.Zeki Uyanık’ın kalemine bakınız, Süryani kadınları için ne demiştir:
‘’Süryaniler, Hırıstiyan ehli kitap olduğundan Müslüman erkeğin Süryani bir bayanla evlenmesinde dinen sakınca yoktur’’ diyor.
Burada aslında yazar direk demese de Yahudiler (Tevrat )’i, Ermenileri, Rumları, Ezidileri ve Islama göre kitapsız olarak nitelenen Alevileri de dışlayarak, Süryani kadınlarını hedef göstermiştir. Yani Süryani kadını şahsında tüm Hıristiyan-Yahudi ve Alevi kadınlar tıpkı Suriye’de olduğu gibi helal kılınmıştır. Bir din adamı her şeyden evvel hoşgörülü olmalıdır. Devam edelim, yazar bir başka yazısında şöyle der;
‘’Yine sevgili Peygamberimiz veda hutbesinde bizlere şu tavsiyelerde bulunmuştur: “Zulmetmeyiniz ve zulme uğramayınız. Kimsenin hakkına tecavüz etmeyiniz. Biliniz ki Rabbiniz birdir. Babanız birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız. Adem ise topraktandır. Allah katında en kıymetli olanınız, O’na en çok saygı göstereninizdir’’.
Bu ülkede ve Ortadoğu coğrafyasında yaşayan Müslüman olmayan halklara yaşatılanlar zulüm değil de nedir bu? Oysa bütün dinler insan içindir. İnsan varsa din egemenliğini sürdürür. Gelin bir kez de olsa insana gidelim. Barışı ve hoşgörüyü bu topraklarda birlikte yeşertelim. Burada en büyük iş, biz Türklere, Araplara, Lazlara, Kürtlere, Boşnaklara düşüyor. Vicdanınız olsun bir kez din.
Suriye'de ve Orta doğuda yaşanan savaşta, kaçırılan Süryani halkının din adamları ve özellikle 12 Rahibe şahsında; tüm kadınların şartsız ve koşulsuz serbest bırakılması için CENEVRE II’den başlayarak, uluslararası kuruluşların ve dünya kadın örgütlerinin bu konuda daha somut adımlar atmasını inatla bekliyorum. Bu yazımla duyarlı kadın örgütlerine bir kez daha sesleniyorum:
- Feministler,
- Kadın Özgürlükçüleri,
- Yurtsever kadınlar
- Kadın örgütleri
- Vicdanlı kadınlar
- Aktivist kadınlar
- Anarşist Kadınlar
Lütfen, 3 Aralık’ta kaçırılan 12 Rahibe ile ilgili bu konuyu kurumlarınızda gündeme getirin, kararlar alın. Aslında kaçırılan barış ve hoşgörüdür. Savaşın, katliamın, törelerin, inançların, ideolojilerin bedelini yüzyıllar boyu biz kadınlar ödedik. Böyle gelmiş böyle gitmesin diyorsanız kaçırılan 12 rahibe şahsında tüm kaçırılan kadınların sesine ses olalım hep birlikte.
Zeynep TOZDUMAN
29.01.2014
Son Güncelleme Tarihi: 01 Şubat 2014 00:31